23 Eylül 2011 Cuma

Ekinoks, müjdeci cuma ve Fenerbahçe..

Maç gününden beri bu konu ile ilgili ne düşündüğümü tam olarak ifade etmeye çalışıyorum ama elimden geldiğince net olmayı deneyeceğim. Uygulamayı ilk duyduğumda, bu cezalı maç noktası daha konuşulmadan, kadın ve çocukların maçlara ücret ödemeden girmeleri ve oluşabilecek gelir kayıbını TFF'nin üstlenmesi çok hoş bir hareket olduğunu düşünmüştüm. Özellikle Anadolu takımları ve futbolsever kadınların stadta daha geniş yer bulabilmesi için ciddi bir adımdı. Hala her maç için düzenlenmedi. Şu noktada seyirci cezası alan maçlar için uygulama başlatıldı ve Fenerbahçe bunu tecrübeleyen ilk takım oldu.


Benim tam sindiremediğim şey sanırım futbolun erkek egemen dünyasında, kadının yedek oyuncu olması. Diğer bir tabirle beylerimiz kırmızı kart görürse maça yedek kadınlarımızı sokalım. Feminist değilim, ama buna tüm sınırlardan kurtarıp, bir takıma bağlılık, spor dalı, bir hobi olarak baktığımızda kadına ve erkeğe eşit uzaklıkta olması gerektiğini düşünüyorum. Normal maçlar için uygulanmaya başladığında da kadınlar ve çocuklar için ayrı bir giriş ve ayrı bir tribün olacakmış. Ben erkek bir arkadaşımın yanında onun kombinesiyle aynı kapıdan girip maçı beraber izleyemeyecek miyim, yoksa bunun için bedel  mi ödemem gerekecek, haremlik selamlık maç seyredip, bir sürü erkeğin arasında bağırıp zıplayan o güzel kızları artık tecrit alanlarında mı göreceğiz merak konusu?

Ya kadınlarda ceza alırsa? Bir arkadaşımın dediği gibi o zaman gayler.. Peki biz şimdi bir sıralama yapmadık mı? Evet yapdık, gerisini siz düşünün..

Konser alanı gibiydi, tizdi, renkliydi, Fenerbahçe camiası için gurur vericiydi, bir ilkti.. 

..devam edin kadınlar, bizden de çok iyi bir taraftar ve en önemlisi futbolsever olur. Bu ara da ben sıkı bir Beşiktaşlıyım. Kızdırmayın, kafa atarım size ;) 

23 Eylül..

Yaz bitti derken, yedide hava kararmalarına daha biz alışamamışken günler bugünden sonra gittikçe kısalacak. Dışarıda delice bir rüzgar var, yağmurda yüzünü gösterdi, üşümeye başladım ben..bızzzz..

Haftasonunda buralarda yokum. Alkol, dostlar, tanışılmamış bir şehir, yemekler, uzaklarda olmanın inanılmaz hissi. Evet ben o uzakta olunca kendinde de uzak olduğunu düşünen salaklardanım. Kargocunun sitesiyle birlikte yaşıyorum, bugün fotoğraf makinam gelmeli, o evleri yemekleri ben onunla çekmeliyim. Bekleme devam ediyor, lütfen lütfen..


Cuma'yı kapatırken, dün biraz başbakanımızın BM konuşmasını dinledim, avrupa hayranlığımdan ya da kasıntılığımdan, olması gereken olmasından da değil, ama bir tarafım keşke İngilizce konuşsaydı dedi.


Rumların elimizden çektiği de yetmedi. Erdoğan'ın ne dediğini duymamış olmak istiyorum. Ben bir dönem aynı sokakları, kültürü paylaşan, hala aynı toprak parçası üstünde yaşayan insanlarla ilgili bu kadar kesin ifadelere karşıyım. Belki anneannem Selanik göçmeni olduğundandır. Teyzem Yunanistan'dan dün döndü. Fotoğraflarına baktım da, orada kurulan sofralara, ahbaplarının hepsi anneleri mübadele döneminde gönderilenler. Korkunç bir Türkiye sevgisi, özlemi var. Mübadele gecesini 18 Eylül olarak kutluyorlarmış, arkada Konyalı çalarak. Kutlama gecesinde Efeler sahnedeydi. Ben bunları duyunca, görünce, üzülüyorum, "Rumları durdurmak lazım" ibaresine. Bazı konularda daha hassas olmak lazım. 

Obama'nın Filistin için kararı onları çok kızdırdı. Söylenecek çok bir şey yok. Dostunun ne zamana kadar koşulsuz, şartsız yanında olduğunu bilemezsin. Bu mevzuda bırakın dostu, seni doğuran annenin seni bir gün terk etmeyeceğini nereden biliyorsun durumu oluşmuş. Lobiler, güçlü kamuoyu, sivil toplum örgütleri, sendikalar, medya.. Politika ve politik kararlar, hiçbir zaman tek bir if'e bağlı bir durumun sonucu değildir.

Have a nice weekend ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder