12 Eylül 2011 Pazartesi

Düşmanımın düşmanı dostum mudur?

Sanırım öyle..

Filistin'in ve Hamas'ın kucak açmış Erdoğan'ın gidişini beklemesi..

Tel Aviv maçında rakip takımın Beşiktaş lehine tezahüratları..

Bu kadar çok konuşulmasını anlamadığım Kanald'nin dizisinde "Firar" dizisinin (Startv) reklamı yapılması..

Fırkateynler Akdeniz'e dizilmeye başlamış. Karadeniz'de de bir gerginlik çıkarsa Akdeniz ve Ege derken üç kıyıdan savaşa hazırız. Şu dönemden sonra ufak tepek itişmeler sık sık gündemde yer alacaktır. Mavi Marmara'nın ilk gerçekleştiği zamanki tepkimizi sürdürseydik neler olabilirdi? Rapor sonrası şu anki tepkiyi bir ölçüde haklı bulsam da, giriş çıkış yasakları, ambargo, belki de devletin siyasi olarak tanınmaması daha bürokrasiye dayanan ve bizi sıcak savaşa sürüklemeyen çözümlerdi. Ambargo şu an için hali hazırda uygulanıyor. İsrail'de kimsenin henüz dokunamadığı, sadece patlarsa ne olacağını merak ettiği bir bomba var. Tüm dünya sizin karşısınızdaysa, bir anda istenmeyen, şımarık çocuk olursanız, bir de bundan en sevmediğiniz kardeş prim yaparsa siz ne yaparsanız? Herkese ve her şeye saldırı. Bundandır ki, Mısır'da olanlardan sonra "İsraillileri kurtarın yoksa bedeli ağır olur" demeci Barack Obama tarafından verildi. 

Sevilmeyen kardeşten bahsetmişken, Filistin ve Hamas bu durumdan en mutlu olanlar şüphesiz. Gazze'den başbakanın çağrısına göre, Filistin halkı sevgisini göstermek için Erdoğan'ı bekliyor. Bana ilginç gelen Erdoğan'ın buna karşı verdiği demeçti. "Gazze'nin özlemi içerisindeyim".. Hiç şüphesiz İslam aleminin lideri misyonu bu demecin alt yazısı. Erdoğan bu duruşun arkasında bu kadar durmasaydı ne olurdu? Bence Amerika'nın karşısında, Ortadoğu mevzu bahis olduğunda hem tampon görevde hem de kontrolcü olarak soğuk savaştan sonra en ciddi anlamda politik önemimizi vurgulama fırsatı bulamazdık. Takdir ettiğimden ya da bu imajı Türkiye için yüzde yüz doğru bulduğumdan değil ama bazen iyi bir baba olmak için anne gibi davranmanız gerekebilir.

Maç oynanacak mı, iptal mi olur, nerede oynanır derken, ortam ısınmaya başladı. Daha İstanbul'a gelmeden Tel Aviv'in rakip takımı tezahüratlara başladı. Sonumuz ne olacak merakla bekliyoruz. Politik gerginlik önce sokaklara sonra da futbola yansırsa olacakları söyleyeyim. İsrail'in tepkisini durduramazlar. 

İsrail'den Irak'a.. Denizden karaya.. PKK geri çekilmediği takdirde 7 kilometre içeri gireceğimiz konuşuluyor. Daha önce de yazmıştım, sıcak bir yaz geçirdik, bunun güzü de kışı da yakacak bizi.

Dün de yazmayı düşünmüştüm ama fırsat olmadı. Dizilerde artık ürün yerleştirme uygulamasına başlandı. Benim de tek farkedebildiğim, sanırım çoğu insanın ilgisini de oldukça çekmiş, Fatmagül'ün Suçu Ne dizisindeki Firar dizisi reklamı. Kabul edelim biraz abartmışlardı, her yerden Firar billboardlarını görüp, seçebiliyordunuz. Kanald ve Star, Show ve Atv'ye karşı dost olmuşlar galiba. Birbirlerine gün ve saat olarak rakip dizilerde değiller. Bakalım bu trend nasıl devam edecek?

Keşke hala pazar olsaydı dediğim şu pazartesi gününde, cuma hep benimle olsun. Ee tabi sizinle de..

Bugün sizin için dünkü yolculuğumda dinlediğim ve huzur verici bulduğum bir şarkıyı seçtim. Merak edenler Metallica versiyonunu da dinleyebilirler.




"I'm your friend, oh no, I'm your friend's enemy, this makes us enemies, I don't understand, there must be one condition, one way, one true. I wanna be your friend.
Hi, are you there still there? Do you know what politics mean? Conditions.."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder