9 Aralık 2011 Cuma

"Yangın Var" koşun komşilar!!

Sıcacık bir insan hikayesi. İki uçtan. Biri Diyarbakırlı itfaiye müdiresi, diğeri Artvin doğumlu Trabzonlu itfaiye şoförü. İki belediye başkanı, hibe edilmiş bir kamyon. Çayırbağ'ın sesi ta Diyarbakır'dan duyulmuş, tek amaç ülkenin yangınlarını söndürmek. 

Yangının izlemeye başladıktan bir süre sonra metafor olduğunu fark ediyorsunuz. Ülkenin farklı yerlerinde dertler var, aslında biraz da ortaklar ama söndürmeye kimsenin gücü yetmiyor. Bir de öğreniyoruz ki, yağmur yangını daha da kötü bir hale getirirmiş. Diyarbakır'da Kürtçe, Artvin'de gürcüce konuşuyor neredeyse herkes. Sonra ee ben bir şey anlamıyorum diye sinirleniyorlar. Derdimiz de bu değil mi, orta yolu bulmak, anlaşabilmek. Altı çizilerek, espri şapkası altında şive diyorlar bu iki dile. Şivenin Türkçe'de ne demek olduğunu bilirseniz sizi gerçekten gülümsetir. 


Çocuk tüm masumluğuyla bizim oralarda birinci sınıfa öğretmene bakmaca yılı denir diyor ve kardeşlerinin neden Türkçe bilmediğini anlatıyor Koşman'a. "Yangın Var"ın tasası derdi yok, o kadar sıcak, o kadar bizlerden ve içten ki, Hatay'da bana neden "hello" dediklerini bir kez daha anladım çocukların. Türk filmlerini elimden geldiğince izlemeye çalışırım ama açıkça söylemeliyim ki yıllardır beni bu kadar mutlu salondan ayıranı olmamıştı. 

Ağlatmayan bir film olduğu yazılmıştı ancak ben iki yerde kendimi tutamadım. Biri Ahmet Kaya'nın o güzel şarkısı, dinlemeyeli çok olmuş fark etmeden, diğeri ise Artvin'deki gelin türküsü. İkisi de o kadar içe işliyordu ki, elde değildi tepkisiz kalmak. 

Daha bugün vizyona girdiği için daha fazla yorumda bulunmayacağım, size haksızlık etmeyeyim. İtfaiye size ne ifade ediyor bilmiyorum ama bu film için öyle bir hikaye malzemesi olmuş ki. Beyaz perdede ne zamandır güldüren Ege hikayelerini seyretmeye bir ölçüde maruz bırakılırken, bana bu film çok iyi geldi, ve güldüğüm her sahnede içten kahkahalar attım, tabii bu sırada salonda yalnız olmamın yardımı olmadı diyemem. 

Filmde Selvi Boylum Al Yazmalım'a bir saygı duruşu var. Ben kendi adıma, beyaz perdede insanı en saf olduğu haliyle izlemeyi çok özlemiştim, her karakter o kadar gerçekti ve perdeden uzanıp senin elini tutuyordu ki, ben buna film diyorum. Teşekkür ederiz. 

Aklımda tek bir dize var.

"Acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde." Aylardır kendimi ifade etmek için neredeyse kitap yazdım, buymuş aradığım. Sağol üstat. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder