7 Aralık 2011 Çarşamba

"Dedemin İnsanlarını" okuyabilmek?

Elimize aldığımız her kitap, izlediğimiz her film üzerine bir okuma yaparız. Tabii oturup okuyamayız ama onu kendi penceremizden yorumlarız. Bu yüzdendir ki, herkes farklı bir yönden okuma yapabilir ve o mesajı kendine saklar. Mesela, herkesin gülüp eğlendiği şarkılar söylediği bir opera üzerine kapitalist düzen eleştirisi okuması yapabilir, yeni metaforlar adlandırabilir, farklı sonlar yazabilirsiniz. 

Dedemin İnsanları farklı motivasyonlarla, farklı okumalara gebe olan bir filmdi. Son dönemde Ege yorumlamaları beyaz perdede daha sık görürken, Çağan Irmak yine bildiği dili ve oyuncuları hikayesine yerleştirmişti. "Yangın Var" 9 Aralık'ta vizyona girecek, üzerine söylenen ise ağlatmadan güldürebilmesi yetisi. Bu taş biraz da Çağan Irmak'a isabet ediyor. Artık izleyici tarafından kanıksanmış bir durum, Çağan filminden çıkıyorsanız biraz burnunuzu çekersiniz. Evet, çekiyoruz, çünkü belli bir neslin çocukluğuna belli bir neslin ise umutlarına dokunabilen bir yazar ve yönetmen Çağan Irmak. 

Çetin Tekindor hikayenin özünü anlatırken biz ne oralı ne buralı olduk diyor. Oradan sürülen bir nesil, Türkiye'ye geldiklerinde ise gavur muamelesi görüyor. Ben filmi sanırım biraz da zamanın sorunlarıyla harmanlayarak bir okuma yaparak yorumladım. Ege'nin insanının yarısı göçmendir, bir yere savrulmuş, bir yerden gelip tutunmuş, yörenin de neşesi olmuş, bugün bildiğimiz o Efe imajının mimarıdır. Resmi alın Kürt problemini içine koyun. Kurtuluş Savaşı'nda yan yana savaşmış, bir medeniyeti beraber kurmuş, yıllardır aynı toprakları, sokakları paylaşmış şimdinin deyimiyle iki millet. Bazen nerede nasıl büyürsen ruhun oradan bir çocuk, 10 yıl sonrasından bir delikanlı yetiştirir. Önemli olan nerede doğduğun, hürriyetin değil, nasıl ve nereye ait hissettiğindir. 

Bence filmin bize bir mesajı var. Köken, doğum yeri, dil ayırmaksızın biz birbirimizin insanlarıyız. Ne giden ilk gün olduğu gibi, ne de kalan ilk gittiği gün gibi olacaktır. Aynı suyu içmek, aynı sırada oturmak, aynı ezanı duymak, aynı şarkıyı dinlemek, bunların önemi yok mu artık, aynı dünü yaşamışken, neden bu kadar gayrı düşünür olduk? 

Ben cevap veremedim, ama masada ayağa kalkıp İstiklal Marşı'nı okuduklarında herkes kadar tüylerim diken diken oldu. Deniz Çocuklarla beraber bugünün Mehmetlerini düşündüm, içim acıdı. 

Eline sağlık Çağan Irmak, bize dokundun yine, inşallah insan olmayı hatırlatırsın izleyicilere. Ben biraz kaybettik diye korkar oldum bu günlerde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder