13 Aralık 2011 Salı

Bana Yalan Söyle, lütfen !

Müzik ve Cem'in ilham kaynaklarından oluşan bir öğle yemeği..


Tanışma: The Invention of Lying


Devir malum, dönüp insanlara hiç yalan söyledin mi diye soramıyorsun, en masum haliyle beyaz yalanlara ne kadar sıklıkla başvurursunuz iyi bir başlangıç. Keşke adım ölçer gibi, sizin yalan söyleyip söylemediğinizi değil de günde ne kadar yalan söylediğinizi ölçebilen bir alet olsa ve biz doğrunun aslında nesli tükenmekte olan sevimli kuşumuz olduğu gerçeğiyle masaya oturup güzel  bir veda konuşması yapsak. Doydun mu, hayır, rujum yakışmış mı, hayır, o filmi seyrettin mi, hayır, benimle bir ilişki istiyor musun, hayır, bugün keyfini bozan bir şey oldu mu, hayır, şu an onu öldürmek istiyor musun, hayır. Zahmet olmazsa tüm hayırları bir evet yapabilir miyiz? Gün içinde o kadar çok diyaloğa maruz kalıyoruz ki, bazen istemeden herhangi bir cevap ağzımızdan fırlayıveriyor. Şimdi ne olacak, biz bu yalanımız yüzünden yargılanacak mıyız? Tabii ki hayır, iki yalan bir doğru ederse, söyle bir tane daha, zamanla sen bile inanırsın. 

Beyaz, siyah, kırmızı, pembe, cırtlak mor.. Ee şimdi ben futbola aşığım desem, ne malum şikeci demeyecekleri, en iyisi ben futboldan hiç mi hiç anlamayan, Marx'ı hiç okumamış, hatta hiç aşık olmamış, pilavı da zeytinyağlı yiyen bir kız olabilirim. Sadece sorular ve cevaplar. 

The Invention of Lying duyduğuma göre, kimsenin yalanın varlığından haberinin olmadığı bir dönemde yerde biten bir çakalın yalanı ve tatlı meyvelerini keşfetmesini anlatıyormuş. Yapılacaklar listemde yerini aldı ancak size bir dipnot vereyim filmi izlemeden: Yalanın icadının sonunda din ortaya çıkıyormuş. 

Sizi tanıyor muyum? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder