16 Ekim 2011 Pazar

Love in white t-shirts!

Sırılsıklam bir gün. Sinemaya gitmek bile isteyemiyor canım. Camdan bakınca bile üşüyorum. Sıkılıyorum da. Ne yapsam dedim, en iyisi şu dolabı yerleştireyim. Milyon tane beyaz tişörtümü özenle dizdim, tekrar tekrar katladım, biraz hangi gün hangisini giyeceğim üzerine düşündüm. Sonra Samsun'a da saklamak lazım deyip, kirlenmesinler diye en sevdiklerimi daha da alta koydum. Bu benim ve beyaz tişörtlerimin aşk hikayesidir. 


Her mevsimin vazgeçilmezidir beyaz ama bende biraz takıntılı bir yere sahip sanırım. Her mağazaya girişimde bir tane almadan dönüyorsam bilin ki maddi olarak o ay sıkıntılarım varmış. Hepsi artık birbirine benzer, yakaları bile çok uzun zamandır, derin V ve ondan daha az derin V olarak değişiyor. Daha dar, daha bol. En klasik etek, pantolon, şort, aklınıza gelebilecek her şeyi beyaz tişört ya da atletle giyebilirim, zaten aksini nadir yapıyorum sanırım. Fotoğraflarıma baktığımda hepsinin aynı günde çekilmiş gibi gözükmesi sinirimi bozmuyor desem yalan olur, ama o gardrobun önüne geçtiğimde ben ne kadar inat etsem de hep onlar kazanıyor ve benim üstümde bir beyaz tişört oluyor. Son zamanlarda abarttım, üstlerinde bir çizgi bile yok, yani aşkımız o kadar saf ve temiz. 


Bir arkadaşım bir sohbet arasında güzel kız bir kot bir beyaz tişört giydiğinde güzel olandır demişti. Benim de erkekler için fikrim aynı galiba..


Bir kot ve beyaz tişörtler bence hayatınızı geçirebilirsiniz, beyaz tişört olmasa da beyaz gömlekle de mutlu olabiliriz. Benim için genelde rahat nasıl ediyorsam onu giymektir, ama hep iyi görünmeli, o yüzden de öylesine almış olmak için hiçbir parçayı almam. 

Bir yerde okumuştum Eren Talu sadece siyah takım elbise ve beyaz gömlek giyermiş. Cem Yılmaz'ı da siyahtan başka bir  rengin içerisinde göremedik. Bu boyuta ulaşmadan takıntıları dizginlemek lazım bana sorarsanız. Bana bu biraz hiç dönüşü olmayan bir evlilik, ya da ömür boyu aynı insanla yatmak gibi geliyor, araya biraz renk koymak gerekmez mi? Ama bu herkesin kendi tercihi tabii.

Bugün hangisini koluma takıp salınacağıma karar veremedim henüz ama bitmeden bir kaç nokta:

Öss kalkmaz, kimse heveslenmesin
Yarından itibaren muhtemelen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü 1.köprü olacak
Yakında kadınlarımız koruma altında olacak, Mehveş Emin öyle demiş bakın
Dün gece balkon camıma biri yumurta attı, ya da kuş havadan atış yaptı, altıncı katta oturuyorum ve yakınımda bina yok, ve  yerde kırılmış bir yumurta var, yurttayken de odama kuş girerdi, şanslı kızım ;) 
Beşiktaş kendime direnip televizyonu açmadım, iyi ki açmadım, dün bir de bunu kaldıramayacaktım. 

Evden havuçlu, elmalı, tarçınlı kek kokusu geliyor, işte bu soğuk bir pazar günü..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder