26 Nisan 2012 Perşembe

Balkanların Turizm Cenneti / Dubrovnik

Genelde Pegasus uçuyor, ama artık herhalde kalkış şeklinden bilmem ne kadar yılda kar ettiklerini bilmeyen yok.. Dubrovnik'e yaklaşırken çekilmiş bir kare..
23 Nisan pazartesiye gelmesiyle tatil için müthiş bir fırsattı. Bizde "Pis Yedili" olarak dört günlük kısa bir tatil planlamaktan geri duramadık. Birbirine sınır komşusu olan Bosna Hersek, Hırvatistan ve Karadağ birbirine hem benzer, hem de apayrı özelliklere sahip coğrafyalar. Çok yakın tarihte birbirleriyle savaşmış, bunun yaralarını hala taşıyan ve sarmaya çalışan toplumlar bunlar. 3 yazılık dizi olarak hepsini sizlere anlatmayaca çalışacağım. İlk durak genelde konaklama için tercih edilen Dubrovnik, yani Hırvatistan. 

Dubrovnik özellikle yaz ayları için bir turizm cenneti. Cennet dendiğinde aklınıza Antalya ya da Ege gibi plajlar gelmesin, Dalmaçya Kıyıları coğrafya gereği kayalık. Türkiye'den daha kuzeyde olduğu için hava İstanbul'a göre oldukça serindi özellikle geceleri. Hırvatistan'ın nüfusu ise İstanbul'dan daha az. Henüz sezon açılmadığı için mağazalar ve cafeler, buna publar dahil en geç 12'de, restoran mutfakları ise malesef 10'da kapanıyor. Bu şehirde biraz hızlı olmanız gerekiyor. Gece hayatı ise minimum düzeyde. Türkiye'de alışık olduğunuz hizmet kalitesini beklemeyin ve kendinizi buna hazırlayın, size tavsiyem.

Cavtat..
Havaalanı- Dubrovnik arasında, Cavtat'dan geçiyorsunuz, gerçek bir cennet. Orada mutlaka biraz daha fazla zaman geçirin. Mavisi ve yeşiliyle sizi kendine hayran bırakıyor. 

Old Town/ Yürümesi keyifli ve kolay alıştığınız bir yer..
Vaktinizi genelde Old Town dedikleri hediyelik mağazalarının, restoran ve kafelerin olduğu yerde geçirebilirsiniz. Eminim size İstiklal'i andıracaktır. İtalyanlar'dan Fransızlara, Osmanlı'ya kadar neredeyse yolu geçenin hüküm sürdüğü topraklar olduğu için kendilerine özgü bir mutfakları açıkcası yok. Heryerde pizza restoranı görmeniz mümkün, özellikle dilim pizzaları yemeğin göreceli olarak pahalı olduğu Dubrovnik'te, iyi bir çözüm. Her restoranda olan ve onlara özgü olan yemek "cevapcici" şeklinde yazılıyor, dana ve domuz kıyması karışık köfte. Çorba ve biftek türkçe ile hırvatçada aynı, sizi şaşırtabilir. Deniz ürünleri ile yapılan risotto ve spagettiyi tavsiye ederim ancak, çok sulu ya da soslu gelme ihtimali var. Size midye ve karides yemenizi önereceklerdir, midyeler tahmin edeceğiz üzere pilavlı değil, bu sebeple pek bir doyuruculuk taşımıyor. Karidesler ise ayıklanmamış olduğu için binbir zahmet sonrası patates kızartması sipariş edebilirsiniz. En çok tavsiye edilen restoran Mea Culpa, pizzasını deneyin. Mea Culpa'nın karşısındaki Silok'u şiddetle tavsiye ederim, aile işletmesi oldukları için inanılmaz güleryüzlüler. 

Sokak tabelaları en büyük yardımcınız, her sokak başında sokakta neler olduğunu görebiliyorsunuz..
Hırvatistan para birimi Kuna, 1 Euro yaklaşık 7-7,5 Kuna'ya denk geliyor. Menülere baktığınızda yemek fiyatlarında genelde 70-150 Kuna arası fiyatlar görüyorsunuz, ki inanın yemek ucuz değil. Ben iki akşam için çözümü 13 Kuna'ya çeyrek pizza dilimi yiyerek buldum. İngilizlerde onlara güzel bir hatıra bırakmışlar, masaların üzerinde sirke ve tuz olduğu için tüm restoranlarda ketçap ve mayonez paralı ve ayrı ayrı 8 Kuna ödemeniz gerekiyor. Birçok su markası var, ancak genelde deniz kokuyor, ve birçok ülke gibi bira daha ucuz olduğu için tüm gün bira içiyorsunuz. Hırvat birası çok güzel bir bira, karşınıza Heineken çıkacaktır ama siz yerel biralarını tercih edin, fiyatlar 20-25 Kuna civarında. 

Daha az rüzgarın olduğu bir zaman surlarda dolaşmak hem spor ve hem de keyifli bir zaman olacaktır..
Havanın güzel olduğu zaman, bizde malesef çok rüzgar vardı, teleferik ile Napolyon'un kalesine çıkın, kuşattığında oradan şehre bakarmış. Eminim manzara çok güzeldir. Şu anda tadilat var ama yaklaşık 1500 basamak çıkarak surların tepesinde mutlaka yürüyün, Old Town'ın girişinde hemen merdivenleri göreceksiniz. Dubrovnik panoramik olarak çok güzel bir şehir, fotoğraf tutkunları özellikle bu fırsatı değerlendirmeliler. Genelde etrafında 3 ya da 4 tane cruz gemisinin olduğu Tudjman köprüsü fotoğraf çekmek için güzel bir durak. Köprü 2000'li yıllarında başında yapıldığı için modern bir mimariye sahip. 

Dr. F. Tudjman Köprüsü ve hergün değişen Cruzları..
Benzin ülkemize göre yarı fiyatına olmasına rağmen, taksi fiyatları iki katı, bunu taksiler arasında Mercedes'i de görünce anlıyorsunuz. Otobüsleri çok güzel ve 10 Kuna'ya şehir merkezine en fazla 15 dakikada ulaşabiliyorsunuz, taksiden uzak durmaya çalışın, ama restoranların kapandığı gibi son otobüs de 12'de kalkıyor. 

Özellikle 6 numaralı otobüs şehir merkezinden birçok tur otelinin önünden geçip şehir merkezine gidiyor.

Hırvatistan ciddi bir deprem kuşağının üstünde yer alıp, en çok yağış alan bölgelerden biri olduğu için, ilk gece depremle tanıştık, ikinci ve üçüncü günümüzde yer yer yağmur vardı. Mayıs ayı daha ideal bir tatil olabilir, ancak temmuz ağustos aylarında çok sıcak oluyormuş. 3 yıldızlı otellerden korkmayın, gerçekten hizmet kaliteleri 3 yıldızdan daha fazla, ancak malesef otellerinde barları 10'da kapanıyor, çay bile içemiyorsunuz. 

Doğası çok güzel olan ve korunmuş bir yere gittiğinizi asla aklınızdan çıkarmayın, doğa da buna izin vermiyor zaten..
Hırvatlar boy ortalaması en uzun olan milletlerden biri. Beyler belirtmeliyim, havaalanında uçağın kanadının altında duran kadın bile çok güzeldi. Bayanlar, en az 5 erkek için bunu Türkiye'ye götürmem mümkün mü demiş olabilirim. Genel olarak güzel, bakımlı, iyi giyimli ve güleryüzlü insanlar. Ben Avrupa erkeklerini sevdiğim için hem onlar hem de ben bayağı mutluyduk aslında. 

Fotoğraflar: Merve'nin kamerasından. Daha fazla fotoğraf için tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder