İki gün de olsa bir dolu fotoğraf, bir sürü anlatmak istediğim.. En iyisi mi ben yemeklerden başlayayım dedim.
Eskişehir dendiğinde akla ilk haşhaşlı ekmek ve çibörek geliyor sanırım. Evet çiğbörek değil. Bakın:
Haşhaşlı ekmek hiç görmedim. Ama hiç bilmediğim bir yemeğin Eskişehir'e özgü olduğunu öğrendim. Yoğurtlu köfte.. İskender'e oldukça benziyor, sadece köfteli versiyonu. Alttaki pideler kızarmış olsaydı daha da lezzetli olacaktı. Köftesini tadı kaşarlı köfteye benziyordu. Ellerine sağlık. Biz Bağlar'a gittik tavsiye üzerine, fena değildi. Yanında mutlaka şıra için.
İstanbul'da da yavaş yavaş yemeye başladığımız yoğurtlu dondurma ya da yoğurt dondurma da Eskişehir'e özgü olup, dilediğiniz yerde yiyebileceğiz gerçek bir lezzet. Hele benim gibi dondurmayı pek sevmeyip, ekşiye bayılıyorsanız tam sizlik. Benden size tavsiye, herhangi bir sosla bu lezzeti gölgelemeyin. Biz Kent Park'ın içindeki Rosa Luna'da yedik, siz daha geleneksel bir yer bulabilirsiniz.
Eskişehir'in pişmaniyeye benzeyen bir de met helvası varmış. Mutlaka tadına bakın, pişmaniyeden daha hafif, yemesi daha kolay, çubuk şeklinde, hafif çikolatalıları da var.
Odunpazarı evlerini gezerken bir konakta durup kahve içmesek olmazdı. Oldukça eski bir konak seçtik, ev sahipleri o kadar tatlı insanlardı ki, hem konağa hem onlara bayıldım. Kahveleri ise içtiğim en lezzetli kahveydi. Gülüşen Hanım'a sevgilerimle, ellerine sağlık. Bahçelerini de fotoğraflamaktan geri kalmadım tabii.
Yolunuzu mutlaka düşürün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder