Süleyman hep başbakan, hep başbakan..
Sabah haberleri taradıktan sonra bugün için neler yazıldığına baktım. Hep aklımdan bu şarkı geçiyordu. Güleriz ağlanacak halimize tadında, Fikret Kızılok'tan bizlere bir armağan.
Kimse 31.yılını unutmadı. Bahsettiğim gazeteciler, siyasetçiler ya da acıyı evlerinde yaşayanlar değil, kaba tabiriyle halk unutmadı, tabii sosyal medyada. Twitter'da bugünün trendlerinde Kenan Evren ve Eylül 1980 yerini almıştı, ne mutlu diyeceğim; ama Yekta Kopan'ın dediği gibi bugünü yok saysak, atlasak, yaşananları silsek olmaz mı?
Ben 80'lerin sonunda doğdum. Komunisti de emekçiyi de; yasakçıyı da dayakçıyı da; yalanı da, siyaseti de; vicdanı da vicdansızlığı da; Mao'yu da Hitler'i de okuyarak öğrendim. Okuduğum bölüm olmasa belki çok daha azını farkında olurdum. Bir şeyleri anlamaya başladığımda, ilk Nazım'ı gördüm, sonra Erdal'ı düşündüm, Deniz'e ağladım, Adnan bunu hak etti mi diye sorguladım, Hrant oldum. Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı. Onların bu savaşa bedenleri dayanmadı, amiyane tabirle dayandırılmadı, benim onları anlamaya zamanım geç kaldı. Arada Uğur'umu, Taner'i hatırlamak lazım. Bugün hepsi bana baba, abi. Sadece isimleri var. Soyadları, meslekleri, sıfatları, hepsi silindi gitti. Bir tek gayeleri kaldı dilimde, kalemimde. Doğru bildikleri yolda hep doğru olduğuna inandıkları şeyleri yapmak, sonunda doğru olmak..
Türk siyasi tarihinde iki kara leke, iki darbe, iki karanlık gece..
Kenan Paşa! Şeffaf zarfların ve mavi pusulan hazır mı? Ben kararı sen oyunu kullanmadan söyleyeyim, zaten senin dediğin olacaktır, aksini söylersem yerim parmaklılar ne yaparsın.. Her 12 Eylül'de sen bir kez daha ölüyorsun. Benzemek istediğin Mustafa Kemal bile seni bir kez öldürüyor. Erdal'ın kararını onayladığın her dakika, onun için edilen her duada sen yine ölüyorsun. Hani demiştin ya, içim sızlamadı diye, benim sana duam yok. Bu ülkede ciğeri olan kimsenin yok.
Eylül geçer, aylar geçer, seneler geçer, acılar unutulmaz. Neden sorusunun cevapları bulunmadıkça, yürekler hafiflemez. O ağırlıkla yaşanılmaz hale gelir. Kaç fidan devrilir, elinde suyuyla bizler kalırız. Bakarız çaresizce, yenisi çıkar mı yerinden, oturur muyuz gölgesinde, yoksa hep karanlık mıdır sonrası.
Söylenecek söz az, çok ama az aslında, en iyisi Ustam söylesin. Biz susalım. Özleyelim, hatırlayalım, unutturmayalım.
Bugün 12 Eylül 2011. Bundan 31 yıl önce bir gece her yer karardı; sonrasında binlerce insan bilinmeyen sebeblerle öldü; düşünmek, konuşmak yasaklandı; siyasetin iki kanadından biri olan sol yok edildi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder